Geçip gitmeyi hiç bırakmayan bir lanettir zaman.
Varlığını hissettirmeyen, sinsi ama mutluluk verici bir hastalık gibidir.
Yaşadığınız anları anılara dönüştürür, ve hep o en başı, ilk geçmişi, çok eskiyi özletir.
Anımsatmak, zamanın işidir. Zaman sözcüğünü işiten, belleğinin kuyusuna düşer.
Basketbolda zaman, bir oyunun kurallarına göre işler.
Eğer maç saati çalışmıyorsa, yaşanan zaman gerçersizdir, sahtedir, yalandır.
Ve o süre dilimlerinde yaşananlar, palavradır.
Tek hakikat, yerine göre 40 veya 48 dakikayı kapsayan o resmî vakittir.
Müsabaka, maç saatinde yaşananlara göre tayin eder galiple mağlubu, ama,
Bir karşılaşma, sadece o geri sayımdan ibaret değildir...
Neyi izlediğini bilmeden o sahayı seyreden insalar vardır maçın her köşesinde.
Hatırladığım, benim çocukluğumdan ve çocuksuluğumdan kalanlar ise hakikidir,
Her gecenin geciken saatleri yüzünden anne-babadan türlü azarı, fırçayı yemeyi göze alarak,
Ertesi günkü okulu, veya önemli başka her ne varsa, işte onu, önemsememektir işin sırrı.
Sadece ve sadece, hayranı olduğumuz sporu ve sporcuları görebilmektir niyetimiz.