10 Haziran 2020 Çarşamba

E-SPORUN KARANLIK YÜZÜ


Peki, bu kadar allayıp pulladığımız e-sporun hiçbir olumsuz yanı yok mu? Yani, bu sektöre dair her şey toz pembe mi? Elbette ki değil… 

Meselenin temelinde, e-sporun diğer (geleneksel/analog, yani dijital olmayan) spor türleri ile benzeştiği ölçüde barındırdığı genel geçer sorunlar bulunuyor. Yani e-sporun yaşadığı problemleri anlayabilmek için, evvela diğer profesyonel spor türlerinin yaşadığı aksaklıkları algılamak lazım. Diğer bir tabirle, en azından bir adet profesyonel spor sektörüne ve sıkıntılarına aşina iseniz, e-sporun içinden geçtiği bu süreci de kolaylıkla idrak edebilirsiniz.

 

Bu genel sorunların büyük çoğunluğunu, yasa dışı/izinsiz bahis ve kumar, şike, doping, oyuncuların/çalışanların özlük hakları, alacakları, hukuki statüleri ve müsabaka içerisinde, arasında ya da dışında maruz kalabilecekleri sakıncalı muameleler teşkil ediyor. Tabi oyuncular ve takım yönetimi arasında yaşanabilecek uyumsuzlukları da bu kategoriye dâhil edebiliriz. Örnek vermek gerekirse:

Ø  Oyuncu maaşları ve takım kazançları genel çerçevede sektör gelirleri ile aynı oranda artmayabildiği ya da bahis kültüründe çok daha fazla para hacmi bulunduğu için, oyuncuların ve takımların bahis kapsamında şikeye meylettiklerine sıkça denk geliyoruz. Mesela, IBuyPower isimli Kuzey Amerika CS: GO ekibinin, Ağustos 2014’te NetcodeGuides.com isimli rakibiyle karşılaştığı maçta şike yaptığı ve takımdaki 5 oyuncudan dördünün bu maça (rakibin üzerine) bahis oynayarak kasten kaybettiği anlaşıldı. Bu oyuncular ömür boyu profesyonel arenadan men edildiler. 2020’nin Mayıs ayında Avustralya’da alt düzey bir takımın oyuncularının da aynı şekilde şike yaptığı tespit edildi. Dragon Gate ve LGD Gaming gibi takımların League of Legends oyuncuları ve StarCraft II’nin efsanelerinden “sAviOr” ve StarCraft II’nin devlerinden “Life” da bahis uğruna böylesi şikeler yaptıkları için men cezası aldılar. Bu konudaki en geniş kapsamlı suçu, takımının maaşını ödemek adına 2013’te kendi maçlarına bahis oynayan ve oyuncularına kasten yenilmeleri talimatını veren AHQ Kore takımının koçu No Dae Chul işledi. O kadar ki, bu süreç “Promise” isimli bir oyuncunun intihar teşebbüsüne dek vardı.

Ø  Fortnite’ın ünlü bağımsız yayıncılarından “Tfue”, 2019’da dünyanın en büyük e-spor takımlarından FaZe Clan ile anlaşma sağladıktan sonra, imzaladığı kontratın adeta gabin (sömürü) yaratacak kadar aleyhinde olduğunu fark etti ve takımıyla mahkemelik oldu. Böylesi sözleşmeler bilhassa ufak ölçekli takımlarda ve Türkiye gibi ülkelerde sıklıkla düzenleniyor ve e-sporcular bu konuda neler yapabilecekleri yeni yeni oluşan dernekler ve sendikalar (EOD gibi) aracılığıyla öğrenmeye başladılar.

Ø  Ünlü League of Legends ekibi Griffin’in koçu “cvMax”, oyuncularına fiziksel şiddete varan hareketler ve hakaretamiz davranışlar sergilediği gerekçesiyle, oyuncularından gelen şikâyet üzerine tüm iyi şöhretini kaybetti. Bu skandalın ilginç yanı, kendisini savunurken “Uzakdoğu’da olması gereken ve alışılageldik koçluk tarzının tam da bu olduğunu, aksi halde oyuncuların koçu umursamadığını, otoritesine saygı duymadığını, bu yüzden de aslında bizzat oyuncuların kendisinden böyle bir koçluk üslubu görmeyi talep ettiğini” söylemesiydi. Ülkemizde de Lamine-Lounis “Kanani” Khouani isimli League of Legends oyuncusu başta olmak üzere kimi isimler profesyonel arenada kendilerine böylesi muameleler sergilendiğini, takımın bir arada yaşadığı gaming house’lardan vakitsizce kovulabildiklerini (bkz. “Rogu”) ve Galatasaray – “Hioss” vakasında olduğu üzere, alacakların zamanında ve eksiksiz ödenmesinde büyük sorunlar çıktığını belirtiyorlar.

Ø  Griffin takımı ayrıca, reşit olmayan bir oyuncuya, diledikleri herhangi bir takıma, üstelik bu süreçte hiçbir ücret kazanmayacağı biçimde kendisini kiralık gönderme hakkını içeren bir sözleşme imzalattığı için Güney Kore’de ülke meclisinin gündemine taşındı ve oyuncu hakları bu sayede önem kazandı. Yasa dışı işler ve e-spor denince akla gelen ilk ekip ise, Team Empire adıyla kurulan ve sonraları Moscow Five ismiyle League of Legends’ın ilk sezonlarına damga vuran takımdır. Zira takımın kurucularının ve sahiplerinin arasında 2010’da ABD’de 160 milyon dolarlık siber kredi kartı dolandırıcılığı ve hacker’lık suçu işleyen Vladimir Drinkman de bulunuyordu…

Ø  E-sporun bilhassa günümüze kıyasla çok daha az gelir imkânları sunduğu başlangıç evresinde, League of Legends başta olmak üzere pek çok branşta profesyonel seviyedeki oyuncular, vakitlerini bu kadar adadıkları bir sektörde geçimlerini sağlayabilmek uğruna para karşılığı amatör oyuncuların oyun içi “rütbelerini” (ranking) yükseltme eylemine başvuruyordu. Günümüzde de profesyonel oyuncuların pek çoğunun sürdürdüğü bu uygulama kapsamında, satrançtaki gibi ELO adı verilen ve oyuncunun düzeyini belirleyen dijital puanlama sisteminde yükselmek isteyen kimi amatör oyuncular, belirli ücretler karşılığında el altından kullanıcı hesaplarını üst düzey oyunculara devrediyorlar ve hesapları en üst seviyelere taşınınca da geri alıyorlar.

Kariyerindeki tüm geçimini bu yolla sağlamayı seçen ve pek çoklarına göre tarihin en iyi tekil oyuncusu olarak yayıncılık platformunda da şöhret kazanan “Apdo/Dopa” gibi bir League of Legends efsanesinin ömür boyu men cezası yemeye aldırmaması bir yana, ülkemizde de benzer bir vakada yakalanmasının getirdiği şöhreti yayıncılık kariyerine taşıyarak gelirini ve tanınırlığını misliyle katlayan Ferit “wtcN” Karakaya türü örneklerin varlığı, e-sporcu gelirlerinin istikrara ve itibarlı bir düzeye erişmediği sürece böylesi eylemlerin önüne kolay kolay geçilemeyeceğini de gösteriyor. Nitekim bu sektörün ekonomik ve sosyal dinamiklerindeki adaletsizlik sonucunda kariyerini bırakan yahut eğitimine devam edip başka mesleklerin peşinden gitmek uğruna ara veren “Thaldrin”, “Alaracle” ve “Senna/Chibi” gibi e-sporcular da mevcut. Yani e-spor, diğer mesleklere ya da üniversite eğitimi almaya kıyasla pek de öyle ‘devasa bir cazibe merkezi’ değilmiş gibi görünüyor…

Ø  Cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirdikten sonra taraftarların, rakiplerin ve hatta takım arkadaşlarının gösterdiği tepkiye dayanamayarak (ve ameliyat sebebiyle oluşan fiziksel bazı deformasyonların da etkisiyle) genç yaşta emekli olan Maria “Remi” Creveling, muhtemelen bu baskılar sonucunda geçirdiği psikolojik sorunların etkisiyle genç yaşta uykusunda vefat etti. Takım arkadaşından cinsel tercihi sebebiyle kötü muamele gördüğünü belirterek şikâyetçi olan ünlü Türk League of Legends yıldızı Mustafa Kemal “Dumbledoge” Gökseloğlu da, oyunun üretici şirketi Riot Games’in kurallarında belirtilen süre içerisinde şikâyetini dile getirmediği için, talep ettiği adalete kavuşamadı.

 

Ø  Siyasetin sporda ne denli ağırlık sahibi olabildiği hepimizin malumudur. Bunun son örneklerinden birisi, NBA takımlarından Houston Rockets’ın ünlü ve devrimci genel menajeri Daryl Morey’nin Çin ve Hong Kong hakkındaki yersiz açıklamaları neticesinde Çin’in NBA ile olan pek çok yayın ve sponsorluk anlaşmasını feshetmesiydi. Yine benzer dönemlerde (2019 Eylül) çok benzer şekilde, “Blitzchung” isimli bir Hearthstone oyuncusu, katıldığı dünya şampiyonasında bir maçın ardından Hong Kong – Çin meselesi üzerine canlı yayında dile getirdiği görüşü sebebiyle oyunun üreticisi Blizzard şirketi tarafından geçici men cezası aldı. Yani siyaset – ekonomi ve ifade özgürlüğü paradoksu, e-sporda da kendini göstermeye başladı.

Ø  6222 sayılı Sporda Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hemen her sporseverin malumudur. Maç içerisindeki olumsuz eylemleri belli bir düzeye dek kapsamayan bu kanun, kimi hallerde kıyasen e-sporda yaşanabilecek şiddet ve benzeri vakalarda da uygulama alanı bulabilir. Fakat işler henüz o raddeye varmadığı için, ülkemizde de dünyada da pek çok oyuncu, maç içerisinde yahut sonrasında rakipler hakkında hakaret içerikli açıklamalarda bulunduğu için üretici firmalardan ceza alabiliyor. Ülkemizde en son Royal Youth’un League of Legends oyuncularından “Carve” böyle bir ceza alırken, dünya genelinde bu tür vakalardan en önemlilerine “Profit”, “Swag”, “Dafran”, “delusioN”, “Frenzyy” gibi isimler imza attı.

 

Ø  Doping konusunda her ne kadar tarihe geçmiş büyük bir skandal yaşamasa da, e-spor, 2015’te ismi açıklanmayan ABD’li bir oyuncunun da itiraf ettiği üzere, özellikle odaklanma ve dayanıklılık temelli kimi yasaklı madde tüketimine sıklıkla sahne oluyor. Bu noktada WADA’nın da resmen tanıdığı ESIC (Esports Integrity Coalition) türü kurumların varlığı, büyük önem arz ediyor.

 

Böylesi dertlere ek olarak bir de, e-sporun kendi tabiatından kaynaklanabilecek kimi problemler mevcut. Bunlar ya sakatlık, bıkkınlık ve fiziksel/ruhsal sağlık gibi noktalarda geleneksel spordaki görünümlerinin bir parça (yani e-spora uyarlanacak şekilde) değişip dönüşmüş halleriyle kendilerini gösteriyorlar ya da bağlantı hızı, kalitesi, kalıcılığı, ekipman düzeyi, yazılım niteliği, hile ve siber güvenlik gibisinden tümüyle dijital devrime özgü biçimde etkilerini hissettiriyorlar. Mesela;

Ø  League of Legends’ta efsanevi orta koridor Faker’ın kriptoniti olması ile bilinen Ashley “PawN” Kang, öncelikle sırt, boyun ve omzunda baş gösteren fıtık sebebiyle ameliyat olup maçlardan uzak kaldı, sonrasında da çok yoğun bir müsabaka takviminde, akıl almaz derecede yoğun beklentilerin yarattığı stres altında sürekli aynı işi yapıp başarı kovalamaya dayanamayarak OCD hastalığına yakalandı ve hem kendi sağlığı hem de takımının selameti açısından, kariyerinin baharında emekliliğini açıklamak zorunda kaldı. Lakin Lam “kOu” Tinh Tri isimli oyuncu, kendi zihinsel sorunlarından bu kadar ‘kolay’ kurtulamadı ve en sonunda kendi canına kıyarak vefat etti. Maç içerisinde haddinden fazla öfkelenen ünlü Invictus Gaming League of Legends oyuncusu “Silly” ise, maçın hemen ardından cinnet geçirerek dünya kamuoyu önünde klavye gibi ekipmanlarını parçaladı ve takım arkadaşlarına fiziksel saldırıda bulundu.

Ashley “PawN” Kang

Ø  Toplumumuzun ünlü aktris Meryem Uzerli vasıtasıyla tanıdığı tükenmişlik sendromu (burnout) yüzünden dünya genelinde pek çok oyuncu kariyerine kısa aralıklar vermek ve içlerinde o motivasyon ile enerjiyi tekrardan hissetmek adına inzivaya çekilmek durumunda kalıyor. Bunun ülkemizdeki meşhur örneklerinden birisi de, BAU SuperMassive takımı ile League of Legends kariyerinin zirvesindeyken bu “molayı” vermek durumunda kalan ünlü orta koridor Koray “Naru” Bıçak oldu. Böylesi istirahat dönemleri, bu denli yorucu bir takvim sürecinde (tıpkı NBA’deki ‘82 maçın tümünde değil, salt çoğunluğunda oynama’ furyası gibi) günden güne daha elzem hale geliyor.

 

 

Ø  League of Legends’ın bir diğer ünlü ismi, emekli üst koridor Uğur “Panky” Taş, henüz beslenme, fiziksel sağlık ve uyku yönünden yeterli bilinçlenmenin oluşmadığı dönemlerde kariyerini geçirdiği için, diyabet başlangıcı evresine geldiğini bizzat itiraf etti. Fast food’a ve kafeinli içecekler yahut enerji içeceği tüketmeye dayalı bir beslenme alışkanlığının, görece çok az hareketlilik içeren e-spor temposunda büyük hasarlar yaratabildiğine çok yaygın biçimde rastlıyoruz. Hele ki bir de yanında içki ve/veya sigara tüketimi mevcutsa…

 

 

Ø  El bileği, el, dirsek ve boyun sakatlığına inanılmaz ölçüde yatkın hale gelen (masa başı, ya da diğer bir tabirle mobil olmayan/geleneksel) e-sporcular düzenli fiziksel egzersiz yapmazlarsa, tıpkı hamlamış vücutla halı sahada yahut spor salonlarında kendilerine aniden aşırı yüklenen kişiler gibi, derin ve kalıcı sağlık sorunlarına davetiye çıkarmaları işte bile değil.

 

Ø  2010’ların sonuna doğru gerçekleşen bir League of Legends TBF’sinde (Türkiye Büyük Finali), Çin menşeili olduğu iddia edilen bir odaktan tüm müsabaka sistemine bir siber saldırı teşebbüsü gerçekleşti. Kimi e-spor müsabakalarında, DDoS (Distributed Denial-of-service) başta olmak üzere pek çok farklı koldan dijital ve siber saldırılar söz konusu olabiliyor. Bu da, yazılım ve altyapı temin eden tüm şirketlerin başına ek güvenlik belaları sarılması demek…

 

Ø  Futbolda 1990 Dünya Kupası elemelerinde Şilili kaleci Roberto Rojas’ın başvurduğu hile yöntemi pek çok sporseverin aklındadır. Benzer şekilde, 2018’de meşhur OpTic takımının Hindistan şubesinde “Forsaken” isimli bir CS: GO oyuncusu da resmî bir turnuvada hileli ekipman ve yazılım kullandığı için 5 yıl men cezasına çarptırılarak ibretlik bir örnek teşkil etti.

Ø  Hile demişken; 2019 Clash Royale dünya kupasında Gregory isimli oyuncu, kulaklığının içerisine bir airpod yani kulak içi iletişim cihazı koyarak (seyircilerin arasında oturduğu için dev bilgi ekranında rakibin destesini ve oynadığı kartları görebilen) koçu ile maç esnasında bilgi alışverişi yaptı. Yine de maçı kaybetmesinin yanı sıra, bu eylem sebebiyle cezaya da çarptırıldı. Benzer şekilde, 2012’de League of Legends Dünya Şampiyonası esnasında Team SoloMid’e karşı yaptıkları maçta ünlü Azubu Frost takımı oyuncularından “Woong” kurallara aykırı biçimde başını kendi ekranından çevirip sürekli seyircilere gösterilen dev bilgi ekranına baktığı ve bu sayede rakibin maç haritasındaki konumlarına dair bilgi topladığı için takımı 30 bin dolarlık cezaya çarptırıldı.

“Woong”un hile yaptığının kanıtlandığı ânın görüntüsü

Ø  Konu sadece hile değil, muvazaa, yani danışıklı dövüş de olabiliyor. Nitekim 2014 MLG turnuvasında iki League of Legends takımı, Team Dignitas ve Team Curse, kurallara tamamen aykırı biçimde bir mutabakata vararak (ve icabında Teemo karakterini bile seçerek) ARAM (All-random, all-mid), yani herkesin yalnızca orta koridorda ve tümden rastgele seçilmiş şampiyonlar kullanarak mücadele edeceği bir maç yapmaya teşebbüs etti. Böylesi yüksek profildeki bir turnuvada bu kadar meşhur takımların bu tarz bir skandala imza atması herkesi şoke ederken, üretici firma Riot Games iki takımı da cezalandırdı. Benzer şekilde, 2013 senesinde LoL takımlarından Team Dark, dev rakibi Samsung Galaxy Ozone karşısında 3 maç üzerinden oynadıkları serinin ilk maçından feragat etmekle kalmayıp, ikinci maçta da sadece ormancı rolü oynayan şampiyonlar tercih edip adeta kasten yenildiler. Rekabeti daima körüklemek isteyen Riot Games, bu “trolleme” teşebbüsü karşısında Team Dark oyuncularının tamamını profesyonel sahneden men etti…

Başka sorunlar da var elbette; örneğin Echo Fox takımını kurarak geleneksel spor dünyasını e-spor ile birleştirmede öncülük eden emekli basketbol yıldızı Rick Fox’ın, ırkçılık yaptığı iddiasıyla takımın diğer yatırımcılarından Amit Raizada’ya dava açması ve genel olarak takımların oyuncu ve personel maaşı sebebiyle yaşadığı mali sıkıntılar gibi. Sektör inanılmaz gelir elde etmeye imkân sağlasa da, oyuncular bu dönemde paha biçilmez ve kolayca ikame edilemez bir durumda addedildikleri için, oyuncu havuzu nitelik ve nicelik yönünden tüm dünyada genişleyene dek, profesyonel oyuncular yıllık maaş ücretlerini alabildiğine yükseltecekler. Nitekim Astralis, Team Liquid, OpTic Gaming gibi pek çok başat ve lider e-spor takımı bile, kazandığı onca başarıya karşın, yıllık gelir-gider raporlamasında yatırımcılarına ve ortaklarına (artık her birinin dernek değil de büyük bir şirket ve holding gibi yönetildiğini belirtmeye gerek yok sanırım) zarar açıklıyorlar. Bu durum, takımın markasıyla içecek üretmek ve başka tür lisanslı ürün satmak ya da yayıncılık üzerinden/turnuva yayın havuzu gelirlerinden daha fazla para kazanabilmek gibi pansuman tedbirlerle çözülebilir; ama bilhassa Türkiye gibi böylesi bir naklen yayın gelir havuzu sisteminin olmadığı ülkelerde, e-spora fon sağlamak takımlar için büyük bir sorun yaratıyor.

Sözün özü, bu örnekler de gösteriyor ki, e-spor da diğer spor dalları gibi genel ya da kendine has birtakım ciddi sorunlara sahip ve oyuncular, kazanmak adına, fırsatını buldukça her yerde aynı eğilimleri sergileyip hakkaniyeti, adil rekabeti ihlal edebiliyor. Yani insan, her yerde insan. Mesele rekabet etmek ve kazanmak oldukça, insan zekâsı daima kuralları kendi lehine yontmaya ya da delmeye uğraşacak. Bu yüzden kural koyucu ve yaptırım uygulayan otoritelere büyük görev düşüyor – tabi yeni oyuncu adaylarının bilinçlenmesi konusunda, takımlara ve ebeveynlere de…

 

10 Haziran 2020


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder