22 Eylül 2018 Cumartesi

28 Ağustos 2018 Salı

Her Şey Siyah Beyaz

Yaklaşık bir 10 günlük tatil arası verdikten sonra, tekrardan yazı işlerine dönebiliriz.

Bugün daha ziyade Beşiktaş'ın futbol ve basketbol şubesinde yaşananlara kısaca değinmek niyetindeyim. Futbolla başlayalım:

17 Ağustos 2018 Cuma

Keşke İçimize Sinse...


Beşiktaş, dün Linz deplasmanında 2-1 mağlup olmasına karşın deplasman golü kuralıyla ilk maçın skoru sayesinde turu geçen taraf oldu. Peki, bizler buna yeterince sevinebildik mi?

15 Ağustos 2018 Çarşamba

Beşiktaş Güzel Yolda


beÅŸiktaÅŸ akhisar ile ilgili görsel sonucuGecikmeli de olsa, Beşiktaş - Akhisarspor maçındaki gözlemlerimi paylaşıyorum. Sezona güzel bir açılış yaptığımız bu maçın ilk yarısında şiir gibi bir oyun sergilerken, ikinci yarıda o alıştığımız tedirgin, hata yapmaya meyilli Beşiktaş'ı yeniden seyrettik ve galibiyet yolunda huzur bizden uzak oldu. Açıkçası, ikinci yarıdaki performansımız yüzünden beklentilerin altında kaldığımızı ve 3 puanın bile içimize sinmediğini söyleyebilirim.


İsimleri değerlendirecek olursak:

10 Ağustos 2018 Cuma

Yaprak Dökümü

Mehmet Baturalp, Tuna Huş, Doğan Hakyemez derken, Battal Durusel üstadımızı, yani basketbolumuzun yaşayan efsanelerinden, basketbolun ülkemizde bugünlere gelmesindeki en büyük pay sahibi abidelerinden birisini daha sonsuzluğa, son yolculuğuna uğurladık. Böylesi toplu bir veda geçidi yaşanmamıştı daha öncesinde; umarım bu son yaprak dökümümüz olur. Yukarıda ismi geçen herkese Allah'tan rahmet, sevenlerine ve tüm basketbol camiasına da baş sağlığı dilerim...

3 Ağustos 2018 Cuma

KG'den AD'ye: Art Niyetli Yönetime Rağmen, İyi Niyetli Yıldız

New Orleans, bir blues ve jazz cenneti. Bu yüzden de, sportif etkinlikler burada gösteri amaçlı etkinliklerle bir hayli yoğun bir rekabete maruz kalıyor, ve genellikle ikinci plana atılıyor. Yani bir NBA maçı, o gün o şehirdeki en gözde etkinlikler arasında beşinci veya altıncı sırayı alabilirse, yöneticiler öpüp başına koymalı. Zira her hafta, hatta haftanın her günü, değme müzisyenlerin inanılmaz gösterileri, konserleri ve benzeri etkinlikleri gerçekleşiyor ve yerel halkın tavrı, 10001. kez bile olsa, maçı değil bu gösterileri seyretmeyi seçmekten yana. Bu yüzden, Pelicans'ın seyirci çekmekte zorlandığı ortada.

29 Temmuz 2018 Pazar

Tyler Ennis Paradoksu

Pek çok mülakatın ardından, pek çok seçeneğin içerisinden, Tyler Ennis'te karar kıldı Fenerbahçe yönetimi. Herkesin kafasında ilk bakışta şu soru beliriyor: "Bogdanovic gibi mi, yoksa Wanamaker'a mı benzer?" Ama aslında bu sorunun da, cevabının da çok az önemi var. Neden mi?

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Adı Mesut, Soyadı Bahtiyar Olsun...

92 maç ve 23 gollük bir karneden sonra, Mesut Özil, dün itibariyle Alman Milli Takımı'na veda etti. Bu, buruk bir vedaydı. Zira Dünya Kupası'ndaki başarısızlıktan sonra bir günah keçisi aranıyordu ve Almanya-Türkiye arasındaki siyasi polemiklerin ayyuka vardığı bu günlerde, Mesut'un diğer gurbetçi futbolcularla birlikte ülkemizin başat siyasi figürüyle bir araya gelmesi, onu açık hedef haline getirdi.

Evet de, niye sadece Mesut?

22 Temmuz 2018 Pazar

Afacan Dennis, Kaç Melo Ediyor?


"Çok adamın kellesi gidecek, çok!"


Bu sözü hemen herkes bir yerden işitmiştir. Bir üst otorite çıkagelir ve bir anda herkesi hizaya çekmek için bu tehdidi savurur. Ortamdaki tüm diğer odaklar da buna göre vaziyet alır.

20 Temmuz 2018 Cuma

Bir Kesit: Ben Wallace

Draft edilmeden lige dâhil olmuş oyuncular kategorisinde gelmiş geçmiş en iyi ismi seçmek kolaydır, çünkü 'Big' Ben Wallace, tartışmaya yer bırakmayacak kadar iyi bir adaydır. İşte size, onun ne denli 'iyi' olduğunu gösteren bazı kesitler:


19 Temmuz 2018 Perşembe

Bir Kesit: King of Fighters ve Ralf Jones

Gelmiş geçmiş en enteresan 'super move' ile, yani hem durdurulamaz, hem de gayet kolay atlatılabilir olan Galactica Phantom hareketi ile karşınızdayım. Ve tabi, hareketin sahibi de, Ikari Warriors ekibinin temel direği Teğmen Ralf Jones'tan başkası değil...


18 Temmuz 2018 Çarşamba

Endüstriyel Garabet

DeMarcus Cousins - Warriors işbirliğinin yarattığı 'skandal'ın ardından, bugün NBA yeni bir sansasyonla sarsıldı: Kawhi Leonard'ı almak isteyen takımlardan Toronto Raptors, bu amaç uğruna, yakın zamanda Vince Carter'ı da pek çok konuda geçerek franchise'ın hemen her açıdan temel taşı, simgesi, sembolü ve bayraktarı olan yıldızı DeMar DeRozan'ı gözden çıkardı ve takas gerçekleşti. DeRozan'ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı "Bu sektörde her şey yalan. Sadakat yok, vefa yok. İş uğruna seni bir çırpıda harcalar, yok sayarlar" minvalindeki açıklama da, bize endüstrileşmiş bir spor dalının nasıl bir garabet içerisinde olduğunu bir kez daha özetledi...


11 Temmuz 2018 Çarşamba

Eskilerden Bir Dem: John Starks

Bugünkü konuğumuz, draft edilmeden NBA'e giriş yapan oyuncular içerisinde tüm zamanlarda Ben Wallace'ın arkasından en iyi ikinci oyuncu olduğunu iddia edebileceğim John Starks. Ama onu tanımlayan şey, savunma kabiliyeti, görev adamlığı, 6. adamken bile takımının skor ve dış şut yükünü sırtlayabilmesi, ebatlarına oranla akıl almaz düzeydeki atletizmi veya sert oyun tarzı değil, hırsı ve çirkefliği. 

10 Temmuz 2018 Salı

Eskilerden Bir Dem: Neville Southall Efsanesi

Tarihteki en sevdiğim ve en 'underrated' olduğuna inandığım kaleciyle, yani Galler efsanesi Neville Southall ve kurtarışlarından bir kubleyle sizi başbaşa bırakıyorum bugün. En büyük üzüntüm, onun Gary Speed (rahmetler olsun), Mark Hughes, Ryan Giggs, Ian Rush, Mark Pembridge ve Dean Saunders gibi efsane Galliler ile aynı dönemde yer almasına ve toplamda 94 kez ile milli formayı en çok giyen isim olmasına karşın, bir büyük turnuvada Galler ile boy gösterememiş olmasıdır. Çünkü Galler, yıldızlar geçidi gibi olan kadrosuna karşın, özellikle savunmada ve takım olma konusunda büyük eksiklikler yaşayan bir dönemindeydi.

8 Temmuz 2018 Pazar

Hoşcakal Honeycutt...

Geçen yıl ülkemizde Anadolu Efes forması giyen, 2014-15 sezonunda da Eurocup'ı eze eze kazanan Khimki'nin yenilmez armadasının parçası olan Tyler Honeycutt, 27 yaşında hayatını kaybetti. Ölüm sebebi ise, daha da hazin: ABD'de polislerle girdiği çatışma sonrasında saklandığı evde kendi canına kıymış...

Nasıl üzülmez ki insan bu hüsrana?

En güzel görüntülerinle sana elveda diyoruz,

Hoşçakal ribaunt canavarı, süper atlet Tyler Honeycutt...


3 Temmuz 2018 Salı

NBA Distopyası


İsmi Los Angeles Lakers ve Boston Celtics ile anılan DeMarcus Cousins, 5 küsur milyon Dolar karşılığında Golden State Warriors ile bir yıllık kontrat imzaladı.

Joel Embiid ve (son takım arkadaşı) Anthony Davis ile birlikte NBA'in en iyi çift yönlü 3 uzunundan biri, üstelik (sakatlıktan çıksa bile) kariyerinin zirvesindeyken, yine kariyerinin zirvesindeki müstakbel 4 adet Hall of Fame (Şöhretler Müzesi) adayı oyuncuya sahip ve son 4 senede 4 NBA Finali oynayıp 3 yüzük kazanmış olan, ligin son şampiyonuna, kendisi için minimumum minimumu bir kontratla bir seneliğine transfer oldu.

Böylelikle, NBA'in üzerine kurulmuş olduğu değerler ve temeller tamamen yıkıldı ve lig, bugünden itibaren bir distopya içerisine girmeye başladı.

2 Temmuz 2018 Pazartesi

Retrospektif: 1954 NBA Draftı'na Dönüş

Bob Pettit
Bugünkü konumuz, 1954 NBA Draftı. Bu draftın en önemli noktası, Dolph Schayes'den sonra ligin gördüğü ilk büyük ve en büyük power forward'ın, yani Bob Pettit'in bu yıl seçilmiş olması. Bob Pettit'in lig tarihinde sükse yaptığı en büyük nokta ise, 1958 senesinde, yani lige adım attıktan sadece dört yıl sonra, (Milwaukee'den taşınan) St. Louis Hawks ile Boston Celtics'in yenilmez armadasını mağlup ederek bir şampiyonluk kazanmasıdır, ki bu aynı zamanda Bill Russell'ın kariyerinde kaybettiği tek NBA Finali olarak tarihe geçmiştir (12 Final, 11 yüzük). 

1 Temmuz 2018 Pazar

NBA Standartları


12 Dev Adam, bugün oynanan maçta İsveç'i yine Cedi - Furkan ikilisi sayesinde 77-52 yenerek grupların ilk aşamasını lider tamamladı. Üst grupta İspanya, Slovenya ve Karadağ gibi daha güçlü basketbol ülkeleriyle karşılaşacağımız hesaba katılırsa, İsveç'i hangi şartlar altında yenebildiğimizi biraz incelememiz gerekir. Zira tablo, pek iç açıcı değil...



30 Haziran 2018 Cumartesi

Retrospektif: 1953 NBA Draftı'na Dönüş

Cliff Hagan
Sırada 1953 Draftı var. Bu draftın yıldızı net bir biçimde Cliff Hagan üstadımız; fakat senelerdir Bölgesel Seçim'de seçilen nice 'balta' isme nazaran çok daha enteresan bir isim olan 2.13'lük dev Walter Dukes da zikretmeye değer bir isim. Nitekim Dukes, George Mikan'dan ve Clyde Lovellette'ten daha uzun bir oyuncuyu görmeye alışmamış basketbolseverlere, Wilt Chamberlain öncesinde çok güzel ve yeni bir soluk getirdi. Çok kabiliyetli olmasa bile, özellikle kariyerinin 3. yılından sonra, Detroit'e yeni taşınan Pistons'ta beklentileri karşıladı.

29 Haziran 2018 Cuma

Dünya Kupası ve Dünya Şampiyonası

28 Haziran'da oynanan spor müsabakaları, eğlendirici olduğu kadar önemliydi de. Bir yanda 2018 Dünya Kupası'nın gruplar aşaması sona erdi, ikinci tur eşleşmeleri belli oldu; diğer yanda ise, Dünya Basketbol Şampiyonası elemeleri kapsamında 12 Dev Adam, Ukrayna ile Ankara'da karşı karşıya geldi. Ayrıca, Filenin Sultanları da yine tarih yazdı. Voleybolu uzmanlarına bırakıp, diğer iki turnuva için de az ve öz (!) kelamlar etmek icap eder:

28 Haziran 2018 Perşembe

Retrospektif: 1952 NBA Draftı'na Dönüş

Clyde Lovellette
Sırada 1952 var. Evet, 1952 de, tarihin açık ara en kötü draftı olan 1951'den biraz hallice, ama yine de Clyde Lovellette gibi, Lakers'ta George Mikan'dan bayrağı devralmış, sonrasında da Hawks ve Celtics'te, yani dönemin en büyük üç takımının tamamında forma giymiş ve 3 yüzük kazanmış bir süper pivot bu draftta seçildiği için, 1952'yi diğer tüm günahlarından aklıyoruz.

27 Haziran 2018 Çarşamba

Retrospektif: 1951 NBA Draftı'na Dönüş

Mel Hutchins
LeBron James - Michael Jordan kıyaslamasının kilit noktası, "çok yönlü, çok dayanıklı ve çok iyi, hatta kendi çağında en iyi olan ve hep öyle kalan" kişinin, "kendi çağının en iyisi olup, zirvedeyken hiç yenilmeyen" kişiyle karşılaştırılıyor olması bence. Zirvede yenilmez olmak, her defasında zirvenin kıyısına çıkıp bayrağı dikme hakkını elde etmekten (ama genellikle bayrağı dikememekten) daha cazip bir başarı gibi görünüyor bana. En azından, "Tüm Zamanların Gelmiş Geçmiş En Büyük/İyi Oyuncusu" tartışmasını yaparken...

26 Haziran 2018 Salı

Retrospektif: 1950 NBA Draftı'na Dönüş

Bob Cousy ve Bill Sharman
Geldik 1950'ye. NBL ile yaşanan birleşmenin ardından BAA yerine NBA Draftı ibaresi ilk kez bu yıl kullanılmaya başlandı ve günümüze dek de değişmedi. Bu senenin özelliklerinden biri, lig tarihindeki ilk büyük ve (icat ettiği pas türleri ile) çığır açan oyun kurucu kabul edilen ve pas kabiliyeti sebebiyle ünlü sihirbaz Houdini'ye atfen 'Houdini' lakabını alan Bob Cousy ve Philadelphia ile çok saygın bir kariyer elde eden Paul Arizin gibi efsaneleri barındırması. Bill Sharman üstadımızı da unutamayız elbette - bu üç büyük ismin, 1997 senesinde açıklanan 'Gelmiş Geçmiş En Büyük 50 Oyuncu' (50 Greatest Player) listesinde yer aldığını hesaba katarsak, 1950 Draftı'nın bereketsiz geçtiğini iddia edemeyiz herhalde...

25 Haziran 2018 Pazartesi

Retrospektif: 1949 NBA Draftı'na Dönüş

Vern Mikkelsen
Sıra, 1949'da. Bu draft, aynı zamanda BAA adıyla yapılan son draft olma özelliğine de sahip. Elbette ki istikrarlı kariyerlere sahip olacak oyuncuların sayısı bu draftta daha da artıyor, ama halen daha Jack Coleman gibi birden fazla sene/sefer draft edilen oyuncular mevcut. Yani, kurallar ve düzen henüz tam oturmamış - zaten bir sonraki yıl ligin ismi bile değişecekken, aksi de beklenemezdi.

Bu yılın da Vern Mikkelsen, Ed Macauley ve Dick McGuire gibi önemli figürleri var. Ayrıca ilk hakiki draft steal'ı kabul edilen Jack Coleman'ın ve yine kendisini seçmeyen 1000 takımı pişman edebilmiş Bob Harrison'ın da lige bu sezon adım attığını belirtelim. Draft'ın tarihe geçen bir diğer ilginç noktası ise, sonraları ligin efsanesi haline gelecek bir ismin, yani Kiki Vandeweghe'nin, babası Ernie Vandeweghe'nin de kariyerine bu draftla başlamış olması.

Bakalım, bugünkü aklımız olsa, kimi, hangi sıradan seçeriz? Tabi yine en fazla ilk 20 seçimi sıralayacağım.

24 Haziran 2018 Pazar

Retrospektif: 1948 NBA Draftı'na Dönüş

Dolph Schayes

Evet, sırada 1948 NBA (daha doğrusu, BAA) Draftı var.

Bu draft tüm lig tarihi için çok değerli, zira ligin ilk ve en büyük uzunlarından Dolph Schayes BAA'e ve NBA'e bu draft sayesinde (ama draft'tan bir yıl sonra ve başka takım formasıyla) adım attı. Üstelik, tam 15 yıl (ve 996 maç) ligde kalarak önemli bir istikrarın hem öncüsü hem de sembolü olmayı başardı.

Dahası, Bobby Wanzer gibi ekoller ve George Mikan gibi bir efsanenin küçük kardeşi Ed Mikan da (ağabeyi ile birlikte) bu yıl lige dahil oldu (ama George Mikan bu draftta seçilmedi; nedeni ise, NBA'i birleştiren diğer ligde, yani NBL'de zaten forma giyiyor olmasıydı ve o dönem NBL'de mücadele eden Minneapolis Lakers takımı BAA'e katılmayı, sonrasında da NBA'de yer almayı seçince, George Mikan da otomatikman draftsız biçimde BAA/NBA'e adım atmış oldu). Peki, bugün seçsek, kimleri ilk 10 sırada tercih ederiz?

23 Haziran 2018 Cumartesi

Retrospektif: 1947 NBA Draftı'na Dönüş


Harry Gallatin
Bugünden itibaren, "Acaba o yıla geri dönsek draftta kimi kaçıncı sırada seçerdik?" minvalindeki bir soruya cevap için, tek tek geçmişten bugüne NBA (1950'ye dek BAA) Draftları'nı inceleyip geçmişe yönelik bir bakışla "Gerçek sıralama ne olmalıydı?" konusunu tartışmaya açacağım. Elbette 1989 senesinde dek 6 turlu draftları bile görebiliyorduk, bu yüzden her sıra seçimini değil, en fazla ilk 20 sırayı listeleyeceğim (yani günümüzdeki lotarya + 6).

1947'de ilginç bir çekişme hikâyesi var. 1970'lerdeki NBA-ABA rekabetini aratmayan NBL-BAA rekabeti yüzünden, 1947 senesinde BAA Jack Smiley, Ralph Hamilton, Harry Boykoff, John Hargis, Frank Brian ve Charlie Black gibi dönemin önemli üniversite yıldızlarını seçemedi, zira bu oyuncular önce NBL ile anlaşma sağlamışlardı. Sonraları, BAA'in NBL'den evvel seçim yapabilme hakkı doğdu ve iki lig birleşene dek bu usul sürdü.

22 Haziran 2018 Cuma

Draft Değerlendirmesi: Kazananlar - Kaybedenler


2018 NBA Draftı, dün Brooklyn'deki Barclays Center'da gerçekleştirildi. Nice takaslara ve sürprizlere sahne olan bu etkinlik, her ne kadar 1 Temmuz'dan itibaren serbest oyuncu piyasasının açılmasıyla biraz gölgelenecek olsa bile, yine de ligin sonraki 10 yılına damga vurabilecek yaklaşık 20 adet gencin seçilmesi, herkesin iştahını kabarttı. Belki 96 draftından bile daha derin bir oyuncu havuzunu barındıran bu draftta, bakalım neler sürpriz, kimler en kârlı, kimler steal'lar yaptı, kimin notu kaç?

21 Haziran 2018 Perşembe

Challenger: Facia Mı, Komplo Mu?

Kimi zaman, bize sunulan genel geçer gerçekleri sorgulamamız gereken anlar yaşarız. Gözümüzle gördüğümüze bile inanmakta, 'babamıza bile güvenmekte' zorlandığımız bu dünyada, hayatî olmayan konularda kabataslak kanıtlarla yetinmek çoğu kez bizlere kolay gelir. Ama, ya işin ucu bambaşka yerlere dayanıyorsa? İşte o zaman, kendimi kandırılmış, aptal yerine konmuş hissetmeye başlarız ve bu kez de bildiğimiz gerçeklerin aksi yönünde söylenenlere koşulsuz inanasımız gelir. Zekâmızla alay, iyi niyetimizi de istismar edenlerden hesap sormak isteriz ve bu da bizi kör bir öfkeye sürükleyebilir. Bu yüzden, bir kanaate hükmederken, kanıtları sakin kafayla, mantıkla incelememiz gerekir.

19 Haziran 2018 Salı

Draft Adaylarından Kesitler!

Draft'a sadece iki gün kaldı. Adaylara ilişkin ufak bir incelememiz olduysa bile, göz görünce gönül bir başka sever, akıl bir başka tutar derler diye, sizlere minik kesitleri sunarak öngörülerin ne derece haklı olduğunu teyidinize açmak istedim. Neticede bu draft, NBA'in sıradaki 10 yılını kurtaracak olan seçimlerle dolu. 1996'da bile bu kadar çok sayıda ve çok yetenekli oyuncu yoktu, diyebiliriz hatta. 21 Haziran'ı 22'ye bağlayan geceyarısı saat 02:00'de, başlıca işte şu isimleri göreceğiz::

Mo Bamba: (Yeni Giannis Antetokounmpo + Rudy Gobert)




18 Haziran 2018 Pazartesi

NBA'in Tüm Zamanlarını Kapsayan Draft!


2010 senesinin All-Star haftasonu etkinlikleri kapsamında, TNT kanalı 6 kişilik bir jüri paneli oluşturup ufak çaplı ve ilginç bir eğlence düzenlemek istedi. Elbette ki kanalın demirbaşı Ernie Johnson'ın moderatörlüğünde düzenlenen bu etkinlikte, Charles Barkley ve Kenny Smith gibi TNT'nin (ve Johnson'ın) sürekli program yaptığı isimler ile Kevin McHale, Chris Webber, Reggie Miller ve Steve Kerr gibi kanalın gediklisi eski basketbol yıldızları yer aldı. Ayrıca Kenny Smith'in eşi de programda hosteslik yaptı.

16 Haziran 2018 Cumartesi

İyi Ki Varsın Zlatan!

Aforizma dalında dünyanın sayılı ekollerinden birisi, kuşkusuz ki Zlatan İbrahimoviç ve onun şöhreti ile egosu etrafında yaratılan atmosfer. Aşırı özgüven ile yıkıcı bir egonun birleştiği Zlatan, LA Galaxy'ye transferi sonrasında ilk maçta iki mükemmel gol kaydetmekle kalmadı, bir de şov dünyasına dev adımlar atarak tüm ABD halkını selamladı. 

Hem şaşkınlık hem de hayranlıkla bu adamı seyreden Amerikan medyası ve halkı, daha ilk andan itibaren Zlatan'ı sevmişe benziyor. Zaten, aksi mümkün mü? Ama ilginç olan, Zlatan'ın hiç tanımadığı ve tanınmadığı bir yere ayak bastığı (ki orası dünyanın en büyük ülkesi ve en popüler spor kesinlikle futbol değil) zaman bile, tanışma ânında katre tevazu göstermeksizin aynı üslubunu ve özgüvenini muhafaza edebilmiş olması!


15 Haziran 2018 Cuma

2018 Draftı'nın Favorileri, Plaseleri, Jokerleri

22 Haziran, 2018'in Draft gecesi. Aslında kimin ilk sıradan seçileceğinin ayan beyan ortada olduğu bir draft seyredecektik, ama ilk sıra seçiminin Phoenix'e gitmesi ve Suns'ın 2017 Eurobasket'te Slovenya'yı şampiyonluğa taşıyan Igor Kokoskov'u koçluğa getirmesi, çok ilginç ihtimallere bizi gebe bıraktı. Zira Kokoskov, Suns'ın uzun yönünden büyük bir ihtiyacı olmasına karşın, gözünü milli takımdan öğrencisi Doncic'e dikmiş durumda ve Doncic'in fiziksel durumu ile Suns'ın ihtiyaçları karşısında tam bir kumara dönüşecek bu tercih ile ilgili belirsizlik halen sürüyor.


14 Haziran 2018 Perşembe

Hazırsanız, Başlayalım: 2018 Dünya Kupası!


Beklenen gün, geldi çattı. Kadrolar belli, takımlar hazır. Üstelik, Arjantinli Sergio Romero ve İngiliz Alex Oxlade-Chamberlain hariç sakatlığı sebebiyle, ve Leroy Sane, Icardi ve Nainggolan hariç çeşitli diğer sebeplerle kupayı kaçıran üst düzey bir futbolcu da yok bu sefer; yani herkes neyi var neyi yoksa nizami biçimde toplayıp gelebilmiş. Tabi bu kategoriye az kalsın sezonun flaş ismi Mohammed Salah'ı ekleyecek olan Sergio Ramos'u de esefle kınıyoruz yeri gelmişken. Ve İtalya ile Hollanda gibi iki devin yokluğu da, canımızı yakıyor elbette... Ama karşımızda, tarihin en dengeli grup dağılımına sahip Dünya Kupası var, ve heyecan dorukta!

13 Haziran 2018 Çarşamba

Eskilerden Bir Dem: Naumoski

Dün gece, yani 9 Şubat 2017 tarihinde, Efes camiası, büyük bir vefa örneği sergiledi ve kulüp tarihinin en yüksek zirvesini bizlere yaşatan yapılanmanın saha içerisindeki en büyük efsanesinin formasını, emeklilik töreniyle taçlandırdı.
Daha evvel de, aynı yapının baş mimarlarından koç Aydın Örs‘e benzer bir incelik/vefa gösterilmişti.
Umarız, sıradakiler, Pano Natof ve Doğan Hakyemez başta olmak üzere, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Volkan Aydın gibi bu yapının diğer hayati parçaları olur. Conrad McRae‘nin anısına da benzeri bir tören düşünülür. Koraç Zaferi’nin yıldönümlerinde toplaşmakla kalınmaz.
Neden mi?
Çünkü, ileri gidemeyenlerin hayatında, mazi, bir gönül yarasıdır…

12 Haziran 2018 Salı

İki Bireysel Ödül, Bir Yüzüğe; yani Nash, Kidd'e Karşı!


2016

Edebiyat mıdır basketbol, yoksa bir matematik mi? Mühendislik harikası mıdır bu sanat eserini güzel kılan, yoksa estetik şiar mı? Kazanmak mı sizi güçlü yapar, yoksa güzelleştirmek mi? Madem ki her ikisi de miadını doldurup formasını dolaba astı; işte şimdi, NBA’in son 20 yılına her adımda damga vuran iki “oyun kurucu”nun kozlarının, tam da burada paylaşılma vaktidir. Bakalım, çarpışmada neler göreceli, neler aleni?


11 Haziran 2018 Pazartesi

İzzet ve Nefs'e Dair - 2

"İzzet ve Nefs'e Dair" isimli köşemizin ikinci bölümünde, ilham verenlere ithaf ve yasal uyarı kısmının ardından, "Tane tane okunması dileğiyle" diyerek başladığımız kitabımın ilk bölümünün ilk iki sayfasını sizlere sunacağım:


10 Haziran 2018 Pazar

Çok Yaşa Amiral!: David Robinson

1 Nisan 2016


NBA’in yapılanması gereği, bir takımın tarihini ve talihini değiştirebilmek adına üç temel imkanı vardır. Bunlardan ilki, serbest kalmış oyunculara sözleşme teklif ederek onları kadroya katmak, ikincisiyse takas yoluyla arzu ettiğiniz türden isimlere kavuşmaktır. NBA’in alamet-i farikası konumundaki üçüncü seçenek ise, her yıl istisnasız her takımı yeni heyecanlara sürükler; bu seçenek, Draft adı verilen sistemdir. Draft müessesesi uyarınca, NBA’de o sezon tüm takımlar, başarı elde edememiş olanlara iltimas geçilen bir kura sonucu belirlenecek bir sırayla, sonraki yıl için NBA’e dahil olmak isteyen oyuncular arasından seçim yaparlar. Kimi zaman olur, yetenek ve gelecek tüm takımlara ayan beyan gülümser; kimi zaman ise, istikbali çok derinlerde, görünmeyende aramak gerekir. Fakat NBA tarihinde bazı Draft seçimleri vardır ki, beklentilerin hakkını vermekle kalmayıp, kulüplerin ve ligin tarihini kökten değiştirmeyi ve tarih yazmayı da başarmıştır. İşte bugün konu edeceğimiz ismin baştan sona kariyerini harcadığı San Antonio Spurs kulübü de, iki tarihî 1. Tur 1. Sıra seçimi sayesinde, makus talihini ilelebet değiştirmeye nail olmuştur. Bu draft seçimlerinden ilki, NBA tarihinin gelmiş geçmiş en büyük pivotları arasında yer alan, “Amiral” David Robinson’dır…


9 Haziran 2018 Cumartesi

“Elma”yı Aygır Isırdı: Patrick Ewing

23 Mart 2016

NBA’e nam salmış nice büyük pivot gelip geçti hafızalarımızdan; Wilt ve Shaq birer insan azmanı, Kareem ve Hakeem dengeli ve zarif, Russell kedi kadar çevik olmasıyla oyunlarını yüceltti; David Robinson estetik bir süper-atlet, Walton bir dansçı, Unseld bir güreşçi, Thurmond ve Moses birer zamanlamacı, Zo, Bellamy ve Gilmore birer betonarme, Mutombo ise geçit vermeyen bir söğüt gibiydi. Her birinin ön plana çıkan meziyetleri ve fiziksel avantajları mevcuttu – zaten bu sayede birer efsane haline gelebildiler. Fakat tarih yazan pivotlar içerisinde öyle bir tanesi vardı ki, ön plana çıkan hiçbir özelliği olmamasına karşın, azmi, çalışkanlığı ve zekâsıyla tam 20 yıla damga vurmayı başarmıştı. O kadar ki, dezavantajı gibi görünen noktaları, sadece bunları olumlu kullanmayı bildiği için avantaja dönüşmüştü. Yetenek eksikliğini disiplinle, fundamental sorununu da taktiklerle atlatan işte bu devin adı, Patrick Ewing’di…


8 Haziran 2018 Cuma

Shaquille O’Neal; Nam-ı Diğer “Win Diesel”

08 Mart 2016


Bir basketbolcu, dünyayı nasıl etkileyebilir? Daha doğrusu, ne kadar özgün ve şahsına münhasır olabilir? İşte bu soruların cevapları, 2.16’lık ve 150 kiloluk bu “minik” cengaverden, Shaquille Rashaun O’Neal’dan geçiyor. Çünkü o sadece muhteşem bir basketbolcu olmakla kalmadı; bunun yanı sıra en az kendisi kadar dev bir mizah odağı, kültür ikonu ve medya figürü olmayı da başardı. NBA’in teknoloji ile beraber globalleşmesinde muazzam bir payı bulunan bu “Kocaoğlan” (ki lakaplarından biri de ‘Big Fella’dır), şov konusunda ABD’nin tüm dünyadan ne kadar üstün olduğunun da canlı bir kanıtı olmayı başardı. Biz de, güldürürken kara kara düşündüren Shaq ve onun dillere destan hikayesini anlatmaktan tarifsiz bir keyif alıyoruz elbette…


7 Haziran 2018 Perşembe

Hakeem Olajuwon: Masal Değil ‘Rüya’

29 Şubat 2016

Bir oyuncuya neden “Rüya” lakabı takılır? Bir rüyayı gerçekleştirdiği için mi? Yoksa, rüya gibi oynadığı için mi? Veya, onu izleyenler kendilerini bir rüyada sandıkları için mi? Seçenekler çoğalabilir; fakat NBA tarihinde öyle bir isim vardır ki, bu bahsedilen seçeneklerin hepsini kapsayabildiği için gönlümüzü fethetmiş ve NBA tarihinin baş köşesine kurulmuştur. Bu isim, Hakeem, veya eski adıyla “Akeem” Olajuwon’dur…


6 Haziran 2018 Çarşamba

İzzet ve Nefs'e Dair - 1


29 Mayıs 2018 tarihinde çekilen ve 5 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan "Özge Vardarlı ile 'İşi Bilen'" isimli programda, bugüne dek üzerinde mesai harcadığım meslek dallarından bahsettim ve her birine ilişkin yorum ve düşüncelerimi dile getirmeye çalıştım.

5 Haziran 2018 Salı

Mühendislik Harikası Makine: Kareem Abdul-Jabbar

08 Şubat 2016

Bir oyuncuyu “büyük” yapan, nedir? Kariyerinin az ve öz olması mı, yoksa uzun ve detaylı kalması mı? Hücumu mu, savunması mı, çok yönlülüğü mü? Yeteneği mi, eğitimi mi, temel oyun bilgisi mi, zekası mı, azmi mi, disiplini mi; yoksa basketbola kattıkları mı? Süreklilik mi, patlayıcılık mı? Liderlik mi, yoksa görevini eksiksiz yapan bir piyade olmak mı? Ya başarılar? Ya, oyunu değiştirmek? Dominantlık? Çapınızı, fizyolojinizi aşmak? Yapılmayanları yapmak? Hepsi mi dersiniz? İşte yazı dizimizin girizgâhında bugün konuk edeceğimiz NBA “süper yıldızı”, bu dediklerimizin, aradıklarınızın hepsini fazlasıyla barındıran bir kariyeri yaşadı ve unutulmazlar arasında başa yerleşti…

4 Haziran 2018 Pazartesi

Kimse Golyat'ı Sevmiyor: Wilt Chamberlain

Facebook15 Şubat 2016
1959 ile 1973 yılları arasında, kurulu düzeni yeni yeni oturan NBA Ligi, Wilt Chamberlain isimli bir oyuncuyu seyretti. Ve tabii sadece seyretmekle yetinmediği için de, gelişti, değişti ve bugünlere kadar gelmeyi başardı. Neyi mi kastediyoruz? Şöyle anlatalım:
Basketbolu güzel kılan nedir? Taraftarların pek çoğu gibi şahsen ben de, basketbolun bir takım oyunu olmasına hayranım. Ve eğer basketbol bir takım oyunuysa, takım olmak galip gelmenin anahtar noktasıysa, biz bunu tamamen tek bir adama, oynadığı her takım tarafından forması emekli edilen Wilt Chamberlain’a, ya da en çok bilinen lakaplarından biriyle, basketbolun “Golyat”ına borçluyuz. Tabii eğer, olaylara tam aksi açıdan bakabilirsek…

3 Haziran 2018 Pazar

Galiptir Bu Yolda ‘Galip’: Bill Russell



21 Şubat 2016



Bill Russell ve efsane koçu Arnold “Red” Auerbach.
Bill Russell kimilerince tarihin gelmiş geçmiş en büyük “galip”i, yani “winner”ı; kimilerine göre de NBA’in gördüğü en iyi takım oyuncusu ve en muteber lider. Hatta bu yüzden gıyabında konuşulurken isminin önüne saygıdan “Mr.” (Bay) eki getirilen nadir kimselerden. Tüm bunların ve çok daha fazlasının sebebi, Bill Russell’ın, ırkçılığın kol gezdiği dönemlerin ABD’sinde, yepyeni bir oluşum olan NBA’de tabuları yıkarak, yenilmez bir armadaya bel kemikliği yapması. NBA’de geçirdiği 13 tatlı sezonun 11’inde şampiyonluğa ulaşması ve bize bu sporun bir takım oyunu, bir ekip işi ve dayanışma ürünü olduğunu ispatlaması. Yılmayan karakteriyle her maç sahaya çıkıp, elinden gelenden fazlasını, kapasitesinin yüzde 150’sini sahaya yansıtabilen, ilk hakiki siyahi yıldız olması. Buna karşın, yakın zamana dek, İrlanda ve İngiliz asıllı göçmenlerin ağır bastığı bir nüfusa ev sahipliği yapan “vatanı” Boston’ın ahalisi tarafından hak ettiği değeri göremeyip, ırkçılığa maruz kalması. Her şeye rağmen, efendiliğini, üslubunu ve kalenderliğini bozmadığı için de, gönüllerin bir numaralı efsanesi olmayı sürdürebilmesi…

2 Haziran 2018 Cumartesi

It's Relaxi Cab, Not Taxi Cab!


uber ile ilgili görsel sonucuSon birkaç aydır yoğun şekilde işleyen bir gündem var; UBER, ticari taksiler (sanki ticari olmayan taksi var da!) ve vergi-emek hırsızlığı konusu. 


2013 senesinde, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra güzide bir hukuk bürosunda başlattığım kısa bir stajın içerisinde, toplumun çok bilindik simalarından birisinin kurmayı planladığı bir şehir için özel taşımacılık şirketi projesine denk gelmiş, UKOME de dahil pek çok mevzuatı bu noktada araştırmak ve böylesi bir işin yasalara uygun olup olmadığını öğrenmekle görevlendirilmiştim.

Proje nihayete eremeden ben bir başka büroya geçiş yaptım, ama HaberTürk kanalında Fatih Altaylı'nın konuyla ilgili yapmış olduğu programda da söylendiği gibi, ufak bir yasal boşluk yüzünden bu işin illegal olmadığını görmüştüm.

O boşluk şuydu; 

1 Haziran 2018 Cuma

Saygı Duruşunu Katleden Saygısızlık...



lebron jr smith finals game 1 ile ilgili görsel sonucuÖyle bir oyuncu düşünün ki, yaşı 33'e gelmiş, etrafında ne yapsa onun düzeyine erişemeyecek toplama bir takımı, tek başına, ilahlara layık ortalamalarla NBA Finalleri'ne yükseltiyor.

Play-off'ların Triple-double rekorlarında Magic Johnson'ın ensesine kadar yükseliyor.

Ve bunu (Miami yılları hariç) hep tek başına yapıyor. Ve son 4 yıldır son noktada karşısına hep aynı rakip çıkıyor ve bu defa, işler zora girdiğinde yardımına koşacak, icabında 3-1'den seri döndürüp şampiyonluk kazandıracak uzman bir keskin nişancısı (Irving) da yok yanında.

Ve bu adam 15 yıldır, herkesten fazla süre alarak oynuyor. Ve bu yıl, ilk kez 82 maçın tamamında oynadığı bir normal sezonu tamamlamakla kalmayıp, play-off'larda takmını tek başına sırtlıyor. Eli titremiyor. Kaçak güreşmiyor. 48 dakikanın tamamında sahada kalıyor.

Onun yerine ligdeki hangi süper yıldızı koyarsanız koyun, bu kadroyu bu mertebeye eriştiremez, herkes bunu biliyor ve ona saygı duyuyor.

EUROBASKET 2017 MADALYA MAÇLARI SONUÇLARI

 19/09/2017

EuroBasket 2017, acısıyla tatlısıyla sonuçlandı. Bronz madalya maçında İspanya, Rusya’yı; altın madalya maçında da Slovenya, Sırbistan’ı, aynı skorla, 93-85 yendi ve turnuvayı muzaffer şekilde noktaladı. Bu sonuçlarla Slovenya, ülke tarihinin ilk basketbol madalyasını altın’a çevirirken, Sırplar (yine) gümüş, İspanyollar ise bronz madalya ile yetindiler. Her iki maç da, basketbol kalitesi açısından bizi kâfi derecede memnun etti.

31 Mayıs 2018 Perşembe

LUKA DONCIC: EVLAT DEĞİL, DEVLET!

 15/09/2017

Dün akşam, Slovenya, tarihindeki ilk EuroBasket madalyasına hak kazandı. Üstelik, İspanya gibi, basketbolun ve bu turnuvanın son 20 yılına açık ara damga vurmuş bir rakibini 20 sayı farkla yenerek.Madalyanın altın mı yoksa gümüş mü olacağından ziyade, bir ülkeye, erkekler A Milli düzeyindeki ilk madalyasını getiriyor olmak, tarih yazmak, bugünkü asıl konumuz. Asıl konuğumuz ise, bu başarıya ön ayak olmakla kalmayıp, bir de sahaya ağırlığını koyan, triple-double’ların kıyısından dönen, gencecik bir yıldız: Luka Doncic…

28 Mayıs 2018 Pazartesi

Beşiktaş’ın Dervişi: Süleyman Seba…

(15 Ağustos 2014)
Kısa tutmak için elimden geleni yapacağım, ama bu güzide, nadide şahsa dair bir dolu sayfayı doldurasım var.
Ülkemiz, devletimiz, bir sistem benimsemiş. Evvela dünyanın akıp giden yeni alışkanlığı benimsemiş bu teamülü. Biz de bir yerinden yakalayıp, ayak uydurmak zorunda kalmışız. Bu sistem, bize sıradan, düz, ufku seyrek, basireti eksik, bilinci kapalı, iş bitirmekten aciz, meziyetsiz, mutsuz, çaresiz, kifayetsiz ve ne yapacağını bilmez insanlar yetiştiriyor. Bu sistemin ısrarcılığına karşın, isyan eden istisnalar çıkıyor, dünyayı, tarihi, makus talihi değiştiriyor.

27 Mayıs 2018 Pazar

İyi Niyet, Kötü Kısmet: Tarih Müfredatı

27 Mayıs 2018 Pazar günü, Tarih Vakfı'nın Ulus Musevi Lisesi'nde düzenlemiş olduğu Tarih Eğitimi ve Barışın Dili isimli projenin final otrumuna, Özel Alev Lisesi'nde okuyan ve bu projede yer alan kız kardeşimi izlemek için seyirci olarak katıldım. 

Bu projenin kapsamı, kimi vakıf okullarından ortaokul ve lise düzeyindeki öğrenci gruplarına birer çalışma konusunun verilmesi ve 1 sene boyunca bu konunun etüt edilerek sunulmasıydı. Seminerin dışında okul binası içerisinde her bir grubun bir mini standı vardı ve araştırmalarını (broşür ve özetlerle) burada sergilediler.

Konuları ilk öğrendiğimde, açıkçası dehşete uğradım. Ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilere verilen konular, 1964 Rum Mübadelesi, Kıbrıs Barış Harekatı, 1934 Trakya Sorunu, Dersim Olayları, 1980 Darbesi, 6-7 Eylül Olayları, Kırım Tatarlarının Sürgünü, Çok Partili Hayata Geçiş, Çerkez Ethem, Lozan Barış Antlaşması, Kore Savaşı, Türkiye'de Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı, Varlık Vergisi, İstiklâl Mahkemeleri, "Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyası ve Köy Enstitüleri gibi, lisans dönemi için bile oldukça ağır kaçacak, ciddi ve ihtilaflı meselelerdi. 

Elbette ki bu yaştaki öğrencilerden beklenen, seçtikleri konunun derinine inmeleri değil, sadece bir fikir sahibi olmaları ve araştırma tekniklerini öğrenmeleriydi. Nitekim her birinin, tarihî empati ve çoklu görüş ekseninde objektif yorumlar yapmayı keşfetmeleri amaçlanıyordu, ve vakfın başkanı olan (benim de eserlerini ve konuşmalarını hayranlıkla takip etitğim) Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan da açılış konuşmasında benzer hususları dile getirdi. Zaten her bir grubun sözcüsünün yaptığı da, araştırmada karşılaştıkları zorluklar ve süreç içerisinde edindikleri tecrübeleri anlatmaktı.

Proje ve çalışmalar aslen güzel gibi görünüyordu, fakat...

26 Mayıs 2018 Cumartesi

İmkânsız Aşk Sendromu...


beÅŸiktaÅŸ banvit playoff 26 mayıs ile ilgili görsel sonucuTahincioğlu BSL play-off ilk tur ikinci maçında Beşiktaş Sompo Japan, deplasmanda Banvit’e 83-75 yenilerek seriyi 2-0 kaybetti ve sezonu erkenden noktaladı.







Kötü bir ilk performansının ardından takım savunmasıyla üçüncü çeyrekte toparlanıp oyunun kontrolünü ele geçiren Beşiktaş, tam da bu anda Sertaç’ın şanssız sakatlığı yüzünden tüm savunma dengesini yitirdi ve bir daha da skorda Banvit’e yaklaşamadı. İşlerin genellikle bireysel yetenekler üzerinden yürütülmeye çalışıldığı hücumlarda Adams, Strawberry ve Clark’ın potaya olan kara sevdaları takım oyununu gitgide daha fazla baltaladı ve bu kısır döngü, bir imkânsız aşk sendromuna dönüştü. Ligimiz NBA, bu isimler de birer NBA yıldızı olmadığı için, bireysel performanslar, galibiyeti kurtarmaya yetmedi...

Maç yüksek tempo, düşük skor ve karşılıklı bol top kaybı ile başladı. Her iki takım da maç boyunca çok sert ve akıllı savunma yaparken, Adonis Thomas, Kulig, Caloiaro ve son dönemdeki oyununun aksine hiç umulmadık şekilde iyi bir maç çıkartan Rautins’in muazzam dış şut yüzdeleri (takım halinde Banvit 15/24, yani %62 ile üçlük attı) Beşiktaş’ın ulaşabileceği düzeyin çok üzerine çıktı. Böylece Banvit, ikinci çeyreğin sonu ve üçüncü çeyreğin ilk yarısı boyunca Beşiktaş’ın Sertaç – Erkan – Adams – Strawberry – Weems dörtlüsüyle uyguladığı mükemmel savunma düzeni haricinde hep boş atışlar bulup bol ve kolay sayı üretti ve hücumda hemen hiç sıkıntı çekmedi. Bu savunma gücünün yanı sıra ikinci yarıya hücumda fırtına gibi giren Sertaç’ın hızlı hücumu kesmek adına Caloiaro’ya faul yaparken omzundan sakatlanması ve oyun dışı kalması, maçın belki de tek kırılma ânı oldu.

25 Mayıs 2018 Cuma

Zamanın Ötesi



Geçip gitmeyi hiç bırakmayan bir lanettir zaman.
Varlığını hissettirmeyen, sinsi ama mutluluk verici bir hastalık gibidir.
Yaşadığınız anları anılara dönüştürür, ve hep o en başı, ilk geçmişi, çok eskiyi özletir.
Anımsatmak, zamanın işidir. Zaman sözcüğünü işiten, belleğinin kuyusuna düşer.

Basketbolda zaman, bir oyunun kurallarına göre işler.
Eğer maç saati çalışmıyorsa, yaşanan zaman gerçersizdir, sahtedir, yalandır.
Ve o süre dilimlerinde yaşananlar, palavradır.
Tek hakikat, yerine göre 40 veya 48 dakikayı kapsayan o resmî vakittir.

Müsabaka, maç saatinde yaşananlara göre tayin eder galiple mağlubu, ama,
Bir karşılaşma, sadece o geri sayımdan ibaret değildir...

Neyi izlediğini bilmeden o sahayı seyreden insalar vardır maçın her köşesinde.
Hatırladığım, benim çocukluğumdan ve çocuksuluğumdan kalanlar ise hakikidir,
Her gecenin geciken saatleri yüzünden anne-babadan türlü azarı, fırçayı yemeyi göze alarak,
Ertesi günkü okulu, veya önemli başka her ne varsa, işte onu, önemsememektir işin sırrı.
Sadece ve sadece, hayranı olduğumuz sporu ve sporcuları görebilmektir niyetimiz.