1 Haziran 2018 Cuma

Saygı Duruşunu Katleden Saygısızlık...



lebron jr smith finals game 1 ile ilgili görsel sonucuÖyle bir oyuncu düşünün ki, yaşı 33'e gelmiş, etrafında ne yapsa onun düzeyine erişemeyecek toplama bir takımı, tek başına, ilahlara layık ortalamalarla NBA Finalleri'ne yükseltiyor.

Play-off'ların Triple-double rekorlarında Magic Johnson'ın ensesine kadar yükseliyor.

Ve bunu (Miami yılları hariç) hep tek başına yapıyor. Ve son 4 yıldır son noktada karşısına hep aynı rakip çıkıyor ve bu defa, işler zora girdiğinde yardımına koşacak, icabında 3-1'den seri döndürüp şampiyonluk kazandıracak uzman bir keskin nişancısı (Irving) da yok yanında.

Ve bu adam 15 yıldır, herkesten fazla süre alarak oynuyor. Ve bu yıl, ilk kez 82 maçın tamamında oynadığı bir normal sezonu tamamlamakla kalmayıp, play-off'larda takmını tek başına sırtlıyor. Eli titremiyor. Kaçak güreşmiyor. 48 dakikanın tamamında sahada kalıyor.

Onun yerine ligdeki hangi süper yıldızı koyarsanız koyun, bu kadroyu bu mertebeye eriştiremez, herkes bunu biliyor ve ona saygı duyuyor.



Finaldeki sabık ve artık ezeli-ebedi rakibine, bu kez ağır farkla kaybetme ihtimali ne kadar fazla olsa da, bu saygı hiç azalmıyor. Aksine, rakipleri bile ona saygıda kusur etmiyor, edemiyor.


Bu adam, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. En güzel duyguların, en doğru oyunların, en haklı rakiplerin bile yoluna taş koyup, icabında yanlış ama güçlü bir oyunla her engeli yıkıp geçiyor. Fiziğinin, yeteneklerinin hakkını veriyor, ilk yıllarının aksine sinmiyor, mücadeleden kaçmıyor.

Ve bu adam, Finaller'in ilk maçında 51 sayı 8 ribaunt 8 asistle oynuyor. Bu adamın kariyer ortalamaları 27-7-7; hatta bu rakamlar onun ismiyle anılan bir deyime bile dönüşmüş durumda. Ama o, play-off'ları bininci kez 40'lı sayılar atarak aştıktan sonra, Finaller'e 51 sayı ile başlıyor.

jr smith interview 2018 finals game 1 ile ilgili görsel sonucu
Bu kez, herkesin sustuğu yerde daha da beter konuşuyor.

15. senesine girmiş, bu kadar sahada kalıp yıpranmış ama bu kadar devleşmeyi başarmış başka hangi oyuncu vardır tarihte, bilinmez.

Belki Wilt Chamberlain, belki Kobe Bryant, belki Michael Jordan, belki Kareem Abdul-Jabbar, Dirk Nowitzki, Karl Malone veya John Stockton.

Ama bir Tim Duncan, bir Kevin Garnett, bir Larry Bird, bir Magic Johnson, bir Charles Barkley, bir Julius Erving, bir John Havlicek, bir Bill Russell, Oscar Robertson, Allen Iverson, Jason Kidd, Shaquille O'Neal, Ray Allen, Paul Pierce, Tony Parker, Elgin Baylor veya Jerry West yapamadı bunu kesinlikle.


Ve bu adam, 2001 Shaq gibi, 2003 Jason Kidd gibi, ligdeki 30 takımın hangisine koysanız sizi şampiyonluk adayı haline getirmeyi 13 yıldır sürdürüyor.

Tüm zamanlarda play-off'ların en çok sayı atan oyuncusu oluyor.

8 yıldır üst üste Final'e kalıyor.

Sakatlık risklerine aldırmıyor, kazanmak için her şeyini ortaya koyuyor.

Ve bu adam, "Gelin canlar bir olalım" diyen, Voltron'u, Ultra Mega Thunderzord'u kurmak için gazeteden çıkan Süper Kupon'ları kullanmış olan rakibine karşı, Finaller'in ilk maçında, tahminlerin aksine, ezilmiyor.

51 sayı atıyor.

Hem de çok yüksek bir yüzdeyle.

Bunu 1970'lerden beri kimseler yapamazken.

İlk iki devrede oyunda üstünlük kuruyor, rakibi mancınıklarıyla son saniyelerde skoru eşitleyebiliyor.

Galaksinin Koruyucuları'na karşı, İntikamcılar'a karşı, Thanos gibi tek dalıyor.

Karşıda Durant var, Curry var, Klay var, Draymond var. Henüz Iguodala yok.

Biri tarihin en özel ve eşleşme sorunu yaratan skorerlerinin başı,

Diğeri çoğunluğa göre şimdiden tarihin en iyi şutörü,

Diğeri Drazen Petrovic kadar etkili bir mekanikle şut atıyor.

Çirkef tabiatlı bir diğeri, boyuna posuna bakmadan takımın asist ve savunma lideri oluyor.

Oynayamayan Iguodala da, 2015'te Splash susunca MVP seçilmiş bir 6. adam.

lebron jr smith ile ilgili görsel sonucu

Bizim Thanos'un yanındakiler ise belli.

Hepsinin kapasiteleri belli, bocalayacakları mertebeler belli.

Hill, son serbest atışı ıskalayacak kadar Final acemisi,

Hood ve Clarkson "Allah'ım bizi de gör!" demeye kafayı takmış faydasızlar.

Kafayı sağlama alamayan Love, tek dişi kalmış canavar.

Jeff, dalgalanan kurdan hallice.

Nance, babasından zerre yetenek nasiplenmemiş.

Thompson ve Korver, işini tam yapan, rolleri belli neferler.

Cedi süre bulamıyor.

Love hariç hiçbirisi, kesinkes bir ilk beş oyuncusu konumunda bile değil!

Irving yok, Wade yok, Bosh yok,

Ama takımın başında, rakibin mimarı Steve Kerr'ün bile yarısı edemeyecek o koç var yine.

Ve maçın üçüncü çeyreğinde dağıttıklarını, yine onun önderliğinde toparlıyorlar.

Ve maçın son topunda...

Yıllardır Kobe seviyesindeki yeteneklerine layık olmaktansa alemci bir müptezel olmayı seçen JR, her şeyi mahvediyor. Galibiyeti rakibe hediye ediyor.

Röportajda önce "Berabere olduğumuzu biliyordum, mola almak için koçlara bakmaktı derdim" diyor (ama tabi rakibin yarı sahasındayken son 4 saniyede niye mola alması gerekeceğini açıklayamıyor), 5 saniye sonra yalanı yüzüne vurulunca da, "Evet ya, önde olduğumuzu sanıyordum, süreyi eritmek istedim aslında" diye itiraf ediyor.

Bunu derkenki suratı, geçen seneki Finaller'in 4. maçında o son saçma şut tercihini yaparkenkinden hallice. Vücut dili tam madde bağımlılarını andırır cinsten.



Herkesin Başbuğ'a, Kral LeBron'a saygıdan esas duruşa geçtiği yerde, o, Kral'ının saygınlığını katlediyor.

Ruben Patterson'lardan, (Jayson Williams ve Critenton gibi) katillerden, (Odom ve Bias gibi işi abartan) madde bağımlılarına, (Arenas gibi) silahşörlerden, (Bobby Phills ve Malik Sealy gibi) alkol yüzünden ölenlere, (Bison Dele ve Lorenzen Wright gibi) aile kurbanlarından, (Michael Jordan gibi) kumarbazlara, (Kevin Johnson gibi) tecavüzcülere, Jail Blazers'tan 2011 Wizards çetesine, Bad Boys'dan 2004 ve 2006'nın mihenk taşı kavgalarına dek (ki bu sonuncusunda JR Bey de vardı), çok şeye tanık olduk bu ligde.


Ama bir Final serisinde, tek amacın oraya gelmek ve kupayı kazanmak olduğu yerde, son noktada, hem de 4 yıllık bir rekabetin intikam kokan atmosferinde, maça dumanlı kafayla çıkacak kadar gayrı profesyonel, terbiyesiz, edepsiz bir sporcu müsveddesi görmemiştik.

Dev rakibine karşı maçı kazanacak noktaya gelmiş takımına ihanet edeni görmemiştik.

Bir üst düzey sporcunun, bu düzeydeki bir maçta, skoru, süreyi, oyunu ve mola hakkının sayısını bilmemesi, oyunu takip etmemesi zaten başlı başına bir ayıp (1984 Batı Konferansı Finalleri'nde Dallas'lı Derek Harper'ın yaptıkları da benzer bir hataydı, ama o vakitler kendisi çaylak yılındaydı. JR ise 4. NBA Finali'ni oynuyor. Maç heyecanıyla Michigan Wolverines döneminde Fab-Five'ın lideri Chris Webber da mola hakkının kalıp kalmadığını 20 yaşındayken bir NCAA finalinde unutmuştu, NBA Finali'nde değil).

Ama bir de yıllardır mahvettiği yeteneklerini daha da raydan çıkartacak şekilde, müptezelliğini besleyerek sahaya çıkması var. İşte bu, tarifsiz, dayaklık bir edepsizlik.

Yazık... Benim gibi ezelebed LeBron'u sevmeyen, ama 2014'ten bu yana ona saygıda kusur etmeyen birisine bile, hatta LeBron'a bile "İlallah!" dedirtti sonunda JR.

LeBron en fazla 2-3 sene daha bu seviyede oynayacak ve belki bir daha Final göremeyecek. Geleceği bilemeyiz. Ama bugün onun mirasını yüceltmesini engelleyen şey, Warriors değil, JR oldu.

Son 3 senedir çaktırmadan yaptığı gibi...

Umarım, LeBron'a saygı duruşunda bulunmamanın basketboldan dışlanması gereken bu günde, işe JR'ı kovmakla başlarlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder