3 Temmuz 2018 Salı

NBA Distopyası


İsmi Los Angeles Lakers ve Boston Celtics ile anılan DeMarcus Cousins, 5 küsur milyon Dolar karşılığında Golden State Warriors ile bir yıllık kontrat imzaladı.

Joel Embiid ve (son takım arkadaşı) Anthony Davis ile birlikte NBA'in en iyi çift yönlü 3 uzunundan biri, üstelik (sakatlıktan çıksa bile) kariyerinin zirvesindeyken, yine kariyerinin zirvesindeki müstakbel 4 adet Hall of Fame (Şöhretler Müzesi) adayı oyuncuya sahip ve son 4 senede 4 NBA Finali oynayıp 3 yüzük kazanmış olan, ligin son şampiyonuna, kendisi için minimumum minimumu bir kontratla bir seneliğine transfer oldu.

Böylelikle, NBA'in üzerine kurulmuş olduğu değerler ve temeller tamamen yıkıldı ve lig, bugünden itibaren bir distopya içerisine girmeye başladı.


Değerler: En kaliteli oyuncuların, birbirleriyle belirli ölçüde işbirliği (yani en fazla 2-3 çok yetenekli isimin aynı takımda toplanması) ama geri kalan yıldızlara rekabet içerisinde olması, en iyiyi yenerek en iyi olmak ve en iyiliğini bu yolla kanıtlamak istemesi.

Temeller: Bunun aksine izin vermeyecek kural ve dinamiklere (salary cap, draft, takas, vb.) sahip bir lig olmak.

İsterseniz, tüm unsurları sağlıklı biçimde gözden geçirebilmek için, yazının ikinci paragrafındaki öğeleri teker teker inceleyelim:

- NBA'in en iyi çift yönlü uzunlarından birisi, hatta Embiid dahil en çok yönlüsü: Yani, hem hücumda hem de savunmada rakiplere cehennemi yaşatan, üstelik pas ve dış şut kabiliyeti de üst düzeyde olan bir oyuncu - bu da, gittiği her takıma (kafa yapısı bakımından değilse bile) yetenek yelpazesi açısından uyum sağlamasını ve modern basketbol oynanabilmesini sağlar

- Kariyerinin zirvesinde: 30 küsur yaşına gelmiş, türlü çeşitli sebepler yüzünden kariyeri inişe geçmiş veya her gittiği yerde beklentilerden uzak kalmış bir isim değil.

- Kariyerinin zirvesindeki 4 adet (hatta Iguodala'yı da sayarsak, 5 adet) müstakbel Hall of Fame adayının olduğu: Sadece All-Star veya süperstar kalibresinde değil, kariyerleri bitince tamamı Hall of Fame'e, yani gelmiş geçmiş en iyi isimler arasına ismi yazılacak kadar üst düzey ve her biri yine kariyerinin zirve dönemindeki 4 ismin bulunduğu bir takım.

- Son 4 senede 4 NBA Finali oynamış ve 3 şampiyonluk yaşamış: Yani, başarısızlıktan alabildiğine uzak, ligi pek çok açıdan son 4 yılda açıkça domine etmiş bir ekip (üstelik bu yüzüklerin son ikisi, benzer bir hamle ile kendilerine katılan Kevin Durant sayesinde, açık farkla kazanılmış, yani başka kimseciklere ihtiyaçları yok).

- Ligin son şampiyonu: Evet, 4 senede 3 yüzük, sonuncusu da bu yıl elde edildi.

- Minimumun minimumu bir kontratla ve bir seneliğine: Dikkat! Tüm denklemin en can alıcı noktası burası; bu son iki madde, Durant ile Cousins'ın yapmış olduğu "spor ahlâkına sığmayan" hamleleri birbirinden ayırıyor. Durant, son şampiyona değil, 73-9'luk rekortmen bir takıma ve kendisini 3-1 öne geçtikleri bir Batı Finali serisinde 4-3 alt eden sabık rakibine transfer olmuştu, ama bu takım Final'de Cavs'e 4-3 yenilmişti, yani son şampiyon değildi. Üstelik, Durant Warriors'a hiçbir hakiki fedakârlık yapmasına gerek kalmayan bir kural boşluğu sayesinde gelmişti (fedakârlığı yapan kişi, maksimum kontrat isteğini 1 sene kadar ertelemeyi kabul eden, yani konratını daha önceden uzatma ihtimalini reddeden Steph Curry'di). Cousins'ta ise, sadece 1 seneliğine ve en sıradan rol oyuncusu için bile düşük denebilecek bir meblağ üzerinden yapılan bir anlaşma mevcut ve GSW, ligin son şampiyonu.

Beterin beteri var, demek değil derdim. Bu, Durant'in "tüm zamanların en kötü ve etik dışı süperstar hamlesi"nden çok başka türlü bir hamle. Çünkü siz, kariyerinin zirvesindeki bir ismi, bilgisayar oyunlarında bile hile yapmadan gerçekleştirilemeyecek bir yolla kadronuza gelmeye ikna ediyorsunuz. Bu isim, 200+ milyon Dolarlık uzun ve garantili kontratlar imzalayabilecekken, kariyerinde sırf bir şampiyonluk yaşamış olma ihtimalini "garantilemek" için, en düşük ücretten ve en düşük mühletle son şampiyon takıma gidiyor. Siz, bir süper yıldızı, hatta ligin en iyi 10 oyuncusundan ve 3 uzunundan birini, buna nasıl ikna edebiliyorsunuz?

Bizler, Paul George-LeBron James-Kawhi Leonard-DeMarcus Cousins dörtlüsünün hep birlikte bir takıma (Lakers) toplanmasını bile beklemiyor, olsa olsa bu üç ismin içinden çeşitli varyasyonların aynı takıma gelebilmesini hesaplıyorduk. Hele ki Paul George OKC'de kaldıktan sonra, Cousins gibi bir ismin Lakers'a getirilmesine kesin gözüyle bakıyorduk. Ama Cousins'ın GSW'ye "evet" demeden evvel görüştüğü son ekip de Boston Celtics'miş. Lakers değil.

Sonuçta, NBA tarihinde ilk kez, 3'ü drafttan, 2'si ise serbest oyunculara imza attırma yoluyla gelen tam 5 (hatta takasla gelen Iguodala ile, 6) adet müstakbel Hall of Fame oyuncusu, hem de kariyerlerinin zirvesindeyken ve 4'ünün (hatta Cousins hariç, diğer 5'inin) karnesinde birden fazla yüzük varken, aynı takımda toplandı. Ve Cousins'ın problemli karakteri bile bu takımın gücünü azaltamaz.

Cousins'ın bu hamlesi, bir açıdan bir "anti-Kyrie" hareketi gibi görünebilir; yani kurulu düzenle şampiyonluklar yaşamak (veya buna hep çok yaklaşmak) dururken kendisinin alfa erkeği olacağı yeni, taze ve potansiyeli yüksek bir bilinmeze gitmeyi seçen Kyrie Irving'in aksine, Cousins garanti olanı seçti. Ve sakatlık vb. gibi durumlar olmadıkça, 80-2 gibi bir dereceyle Warriors normal sezonu, sonrasında da play-off'ları ezip geçebilir.

Ama bir diğer açıdan bakılırsa, Cousins'ın yaptığı 1 yıllık kontrat, adeta kaşesini arttırmak için 1 yıllığına NBA'e gelmek isteyen Euroleague oyuncularını andırıyor. Neticede Cousins'ın dileği, karnesine bir yüzük ekledikten sonra başka maceralara açılarak "yüzüğünün saygınlığıyla" piyasasını arttırmak - ki bunu elde etmesi de kuvvetle muhtemel. Ve böylece, yani işler iyi de gitse kötü de gitse tam 1 sene sonra, yeni ve artan CBA (Toplu İş Sözleşmesi) ve naklen yayın gelirleri sayesinde kabarık kontratlara yelken açacak. Ama bunu yaparken, 1 yıllığına, en düşük fiyat üzerinden yeteneklerini "kiraladığını/sattığını" ve rolünün inanılmaz derecede kısıtlanmasını göze alarak, acz içindeki bir oyuncu gibi davrandığını unutmayalım.

Bu yüzden, yukarıdaki bunca lakırdı, bunca unsur birleşince, 

-1960'ların tamamını domine eden ve draftlardan veya draft sırasındaki takaslardan kurulan, Bill Russell önderliğindeki (K.C. Jones gibi bazıları zoraki olarak HoF seçilmiş) 7-8 Hall of Fame oyuncusundan kurulu yenilmez Boston Celtics armadası
-1968 senesinde 32 yaşındaki tek yüzük sahibi bir Wilt Chamberlain'ın yine 30'larındaki (ve şampiyonluk yüzü görmemiş) Elgin Baylor ve Jerry West'e katılmak uğruna Los Angeles Lakers'a transfer olması (sonrasında Gail Goodrich de geldi, ama ancak Baylor'ın emekli olduğu sene yüzüğü kazandılar),

-1971'de yıldız guard Earl "The Pearl" Monroe'nun, şampiyonluk görmüş ama sakatlık vb. gibi türlü sebeplerden ötürü daha sonraları istikrarı tutturamayan Willis Reed, Jerry Lucas, Dave DeBusschere, Bill Bradley ve Walt "Clyde" Frazier'a, yani Knicks'e, takaslanması,

-Sakatlıklardan köhnemiş bir Bill Walton'ın ve uyuşturucu problemleri yüzünden kariyeri çalkantılı hale gelen bir Dennis Johnson'ın 80'lerde Bird-McHale-Parish'li şampiyon Boston Celtics'e katılması,

-Yine eskiden süperyıldız olan Bob McAdoo ve Mychal Thompson gibi isimlerin inişe geçen kariyerlerinde daha az role razı olarak Magic Johnson, Kareem Abdul-Jabbar ve James Worthy'li bir Lakers'a gelmesi,

-1988'de, NBA Finali görse bile henüz şampiyon olmayan Pistons'ın Adrian Dantley-Mark Aguirre takasını yapması (ki iki isim o dönem eşit güçteydi),

-1992'de yüzüksüz Charles Barkley'nin, yine yüzüksüz Kevin Johnson ve Dan Majerle'li Suns'a takas yoluyla katılması,

-1995'te, sadece savunma ve ribaunt ustalığıyla bilinen Dennis Rodman'ın, sabık düşmanlarına, yani emeklilikten dönmüş ve Finallere bile kalamamış bir Jordan'a ve takımı yokluktan sırtlamış bir Pippen'a katılmayı seçmesi,

-1996'da yaşlanan ve sakatlanan bir Barkley'nin, önceki 3 sezonun ikisinde şampiyonluk yaşamış bir Rockets'a, 30 küsurlarına gelip inişe geçmiş Hakeem Olajuwon ve Clyde Drexler'a katılmak uğruna transfer olması,

-Sonrasında bu takıma yine bitmeye yüz tutmuş 6 yüzüklü bir Scottie Pippen'ın eklenmesi,

-2003'te hiç yüzüğü olmayan iki ihtiyarın, yani Karl Malone ve Gary Payton'ın, emekli olmadan evvel bir yüzük kazanabilmek uğruna fedakârlıkla Shaq ve Kobe'li son şampiyon Lakers'a katılmayı kabul etmesi,


-2007'de yine ihtiyarlamaya başlayan Garnett-Allen-Pierce üçlüsünün bir yüzük uğruna Celtics'te buluşması, Rondo ile Perkins'i yoktan var etmeleri,


-Aynı dönemde, fazla güçlü olması muhtemel bir Lakers'ın Chris Paul'ü takasla transferinin NBA yönetimince engellenmesi (tabi burada New Orleans Hornets'ın sahibinin lig yönetimi olmasının da payı vardı) ama Lakers'ın sonra o dönem için hiçbir şey karşılığında yüzüksüz bir Pau Gasol'u Grizzlies'den alması ve Bynum'u yetiştirmesi,

-2010'da, kariyerinin zirvesinde ama yüzüksüz bir LeBron'un ve Bosh'un tek yüzüklü bir Wade'e serbest oyuncu olarak imza atması (ki üçü aynı draftta, 2003'te seçilmişti), free agency yoluyla ilk mega üçlüyü (mega dörtlü veya beşli değil, üçlü) oluşturması ve salary cap yüzünden takımın kalanına ancak döküntü rol oyuncularını katabilmeleri,

-2012'de Dwight Howard'ın, inişteki Metta World Peace'in, bitmiş bir Antawn Jamison'ın ve 40'ına gelmiş bir Steve Nash'in, Kobe ve Gasol'lü Lakers'a gelmesi,

-2014'te LeBron'un tek senelik ama maksimum bir kontratla, çöküntü haldeki Cavs'e, yani bir bilinmeze geri gelmeyi kabul etmesi (ve yanında hiç play-off görmemiş Love ile Kyrie'nin bulunması),

-2017'de yüzüksüz iki ismin, yani Paul George'un ve düşüşteki Carmelo Anthony'nin, uyumsuz olacağı dünden belli bir yapıyı kurmak için çeşitli yollarla OKC'ye, yani yüzüksüz bir Russell Westbrook'a katılması,

- Sixers'ın tanking üstüne tanking yaparak draftlardan Ben Simmons, Joel Embiid, Dario Saric, Markelle Fultz (eskiye dönersek, Nerlens Noel, Michael Carter-Williams, Jahlil Okafor) gibi isimleri; Boston'ın ise büyük üçlüyü yollarken Brooklyn'in geleceğini ipotek altına alması sonucu draftlardan Jayson Tatum, Marcus Smart ve Jaylen Brown'ı seçmesi, sıra sıra Al Horford ve Gordon Hayward'ı serbest oyuncu piyasasından, Kyrie Irving'i ise takımın bir numaralı skoreri Isaiah Thomas'ı gözden çıkardığı bir takasla takıma katması ve hanedan olmaya yaklaşması,

-2018'de, son 4 NBA Finali'nin üçünden yenik ayrılmış ve etrafına (Love ile Thompson hariç) vasat bir takım düzülmüş LeBron'un, Paul George, DeMarcus Cousins ve Kawhi Leonard gibi isimlerin de kendisine katılması umuduyla, yine tam bir bilinmezlik uğruna, elinde Lonzo Ball, Ingram ve Kuzma gibi gençlerden başka bir şeyi olmayan, Paul George'u elinden kaçıran, Kawhi Leonard için didinmeyi sürdüren dipteki bir Lakers'a 33 yaşında imza atması,

gibi hamlelerin veya olayların hepsi, görüleceği üzere, bir veya birçok unsur farklılığı sebebiyle Cousins'ın GSW'ye gelip mega beşliyi, hatta mega altılıyı oluşturması karşısında etkisiz ve önemsiz hale geliyor. Durant'in Warriors'a katılıp mega dörtlüyü (veya beşliyi) oluşturması ise, yukarıda açıklandığı üzere, bu hamleden bir nebze fark arz ediyor. Belki Cousins ile Durant'in hamleleri arasındaki en ortak nokta, oyuncuların "karakterleri" ve tercihleri olabilir. 


"Cousins diğer 29 takımın hiçbirinden teklif almadığı için bu yolu seçti" diyen bir kitle de var; buna ilişkin tek cevabım, "Henüz daha Temmuz'un 3'ündeyiz" demek olabilir. Neticede piyasa açılalı sadece 2 gün oldu! Üstelik, J.R. Smith gibi herkesçe zehirli addedilen bir müptezel bile birkaç sene önce tüm yaz sıfır teklif aldıktan sonra piyasanın kapanmasına yakın Cavs'den bir kontrat kapmayı başarmışken, Cousins neyin endişesine kapılıp sabretmemiş olabilir ki? Hele de Celtics ve Lakers ile dirsek temasındayken ve bu kadar yetenekliyken! Hem, sicilinde ne korkunç suçları barındıranları bile kadrosunda tuttu bu takımlar (bkz. J.R. Smith, 'Jail Blazers', Jayson Williams), Cousins 29 takımdan birden veto yiyecek ne problem çıkardı da bizim haberimiz yok? Rashard McCants mi bu!

Peki, biz şimdi neyi, niye seyredeceğiz?

Temeller: Bu transfere herhangi bir kural boşluğu değil, en iyisini elde edebilecek bir oyuncunun başka türlü bir şeye ikna olup, görünürde fedakârlığın şahını, perde arkasında ise "çakallığın" dik âlâsını yapması sebep oldu. Yani NBA'in veto edebileceği herhangi bir şey yok. Bu yüzden, temeller çöktü.

Değerler: Âlem "profesyonel" ve "işletmeci" olmuş.

Netice: Bildiğimiz anlamdaki NBA bitmiştir. Distopya başlamıştır.

Sözün özü: Psst, psst! Y Kuşağı! Mal da yalan, mülk de yalan. Gel, biraz da sen oyalan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder